"Muahat" (kardeşleştirme) ne demektir?
"Muahat" (kardeşleştirme) ne demektir?
Ziyaretçi
Din İşleri Yüksek Kurulu Dini Sorular
PEYGAMBER
Cevap Gönder:
Misafir Kullanıcı tarafından yazılan
Muahat yani kardeşleştirme Hicret sonrasında Hz. Peygamber (s.a.s.)’in göç eden Muhacirler ile Ensarı yani yerli Müslümanları birbiriyle kardeş ilan etmesidir. Kaynaklarda belirtildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.s.), Enes b. Malik’in evinde veya başka bir rivayete göre Mescid-i Nebevi’de Hicretin birinci yılının ortalarında onları topladı ve ikişer ikişer kardeşleştirdi. Bu sistemin yüklediği sorumlulukları taraflara açıkladı. Kardeşleştirilen kimselerin sayısının kırkbeşer kişiden doksan veya ellişer kişiden yüz olduğu söylendiği gibi, Ensardan biriyle kardeşleştirilmeyen hiçbir muhacirin kalmadığı da rivayet edilmektedir. Kardeşleştirilen kimselerle ilgili listeler kaynaklarda geniş olarak kaydedilmektedir. Kardeşleştirmenin, rastgele seçilen iki kişinin bir araya getirilmesiyle oluşturulmadığını; bilakis Hicretten itibaren altı ayı aşkın bir süre zarfında Hz. Peygamber (s.a.s.)’in Müslümanları iyice tanıyarak, durumlarını inceleyerek ve her çift arasında ortak vasıflar bularak bunu gerçekleştirdiğini belirtmek gerekir. Hz. Peygamber (s.a.s.)’in, eşsiz bir sosyal yardımlaşma ve dayanışma örneği olan kardeşleştirmeyi gerçekleştirmesinin gayesi, iş-güç ve servet sahibi oldukları Mekke’de herşeylerini bırakan ve dinleri uğruna doğup büyüdükleri yeri terkeden muhacirleri maddi ve manevi olarak desteklemek, mali sıkıntılarını bir ölçüde de olsa hafifletmeye çalışmak ve öz yurtlarından ayrılmış olmanın vermiş olduğu garipliği ve mahzunluğu gidermekti. Böyle bir faaliyet aynı zamanda muhacirlerle Ensarı birbirine ısındırma, yekvücut olarak kenetlenmelerini sağlama, bilgi ve tecrübelerini birleştirme, ortaklaşa iş yapma ve üretme anlayışını kazandırma amacına yönelikti. Ensar bu konuda büyük bir fedakarlık gerçekleştirdi. Kardeşlerin beraber çalışmak suretiyle mahsule ortak olmaları kararlaştırıldı. Kardeşleştirilenler birbirlerine varis bile olabileceklerdi. Bu müessesenin mirasa ait hükmü Bedir Savaşı’nden sonra nazil olan Kur’an ayeti ile neshedilmiştir. Kardeşlik anlaşması ile, Cahiliye dönemindeki hilfin yerini İslam kardeşliği almıştır. Ancak Hz. Peygamber (s.a.s.) cahiliye döneminde haksızlığı önlemek ve yardımlaşmak amacıyla gerçekleştirilen hilfleri de doğru kabul etmiştir. Şu kadar var ki, İslam döneminde ve özellikle Hicretten sonra Müslümanlar arasında dayanışma temin edildiği ve kardeşlik kurulduğu için hilfe gerek kalmadığını açıklamıştır. Muahat sayesinde muhacirlerin Medine’nin yaşayışına daha kolay ve kısa sürede intibakı sağlanmıştır. Mali destek ve varis olma, işin maddi yönüydü. Mesele sadece maddi destekten ibaret değildi; öyle olsaydı, Hz. Peygamber (s.a.s.) muhacirlere gerekli yardımın yapılmasını Ensara emreder, onlar da bu emri memnuniyetle yerine getirirlerdi. Fakat bu sistemle işin maddi yönü manevi bir kardeşlikle desteklenmiş oluyordu. Ensar ile muhacirler arasında ortak kimlik oluşturuluyor, zihniyet birliği sağlanıyordu. İçte Yahudi ve münafıklara, dışta ise müşrik Arap kabilelerine karşı anlaşmış ve kaynaşmış bir toplum oluşturuluyordu. Bu daha sonra genişleyerek bütün mü’minleri içine alan genel İslam kardeşliğine dönüşmüştür.bu yoruma cevap yazıyorsunuz...
Bu Soruya Gelen Cevaplar:
Misafir KullanıcıMuahat yani kardeşleştirme Hicret sonrasında Hz. Peygamber (s.a.s.)’in göç eden Muhacirler ile Ensarı yani yerli Müslümanları birbiriyle kardeş ilan etmesidir. Kaynaklarda belirtildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.s.), Enes b. Malik’in evinde veya başka bir rivayete göre Mescid-i Nebevi’de Hicretin birinci yılının ortalarında onları topladı ve ikişer ikişer kardeşleştirdi. Bu sistemin yüklediği sorumlulukları taraflara açıkladı. Kardeşleştirilen kimselerin sayısının kırkbeşer kişiden doksan veya ellişer kişiden yüz olduğu söylendiği gibi, Ensardan biriyle kardeşleştirilmeyen hiçbir muhacirin kalmadığı da rivayet edilmektedir. Kardeşleştirilen kimselerle ilgili listeler kaynaklarda geniş olarak kaydedilmektedir. Kardeşleştirmenin, rastgele seçilen iki kişinin bir araya getirilmesiyle oluşturulmadığını; bilakis Hicretten itibaren altı ayı aşkın bir süre zarfında Hz. Peygamber (s.a.s.)’in Müslümanları iyice tanıyarak, durumlarını inceleyerek ve her çift arasında ortak vasıflar bularak bunu gerçekleştirdiğini belirtmek gerekir. Hz. Peygamber (s.a.s.)’in, eşsiz bir sosyal yardımlaşma ve dayanışma örneği olan kardeşleştirmeyi gerçekleştirmesinin gayesi, iş-güç ve servet sahibi oldukları Mekke’de herşeylerini bırakan ve dinleri uğruna doğup büyüdükleri yeri terkeden muhacirleri maddi ve manevi olarak desteklemek, mali sıkıntılarını bir ölçüde de olsa hafifletmeye çalışmak ve öz yurtlarından ayrılmış olmanın vermiş olduğu garipliği ve mahzunluğu gidermekti. Böyle bir faaliyet aynı zamanda muhacirlerle Ensarı birbirine ısındırma, yekvücut olarak kenetlenmelerini sağlama, bilgi ve tecrübelerini birleştirme, ortaklaşa iş yapma ve üretme anlayışını kazandırma amacına yönelikti. Ensar bu konuda büyük bir fedakarlık gerçekleştirdi. Kardeşlerin beraber çalışmak suretiyle mahsule ortak olmaları kararlaştırıldı. Kardeşleştirilenler birbirlerine varis bile olabileceklerdi. Bu müessesenin mirasa ait hükmü Bedir Savaşı’nden sonra nazil olan Kur’an ayeti ile neshedilmiştir. Kardeşlik anlaşması ile, Cahiliye dönemindeki hilfin yerini İslam kardeşliği almıştır. Ancak Hz. Peygamber (s.a.s.) cahiliye döneminde haksızlığı önlemek ve yardımlaşmak amacıyla gerçekleştirilen hilfleri de doğru kabul etmiştir. Şu kadar var ki, İslam döneminde ve özellikle Hicretten sonra Müslümanlar arasında dayanışma temin edildiği ve kardeşlik kurulduğu için hilfe gerek kalmadığını açıklamıştır. Muahat sayesinde muhacirlerin Medine’nin yaşayışına daha kolay ve kısa sürede intibakı sağlanmıştır. Mali destek ve varis olma, işin maddi yönüydü. Mesele sadece maddi destekten ibaret değildi; öyle olsaydı, Hz. Peygamber (s.a.s.) muhacirlere gerekli yardımın yapılmasını Ensara emreder, onlar da bu emri memnuniyetle yerine getirirlerdi. Fakat bu sistemle işin maddi yönü manevi bir kardeşlikle desteklenmiş oluyordu. Ensar ile muhacirler arasında ortak kimlik oluşturuluyor, zihniyet birliği sağlanıyordu. İçte Yahudi ve münafıklara, dışta ise müşrik Arap kabilelerine karşı anlaşmış ve kaynaşmış bir toplum oluşturuluyordu. Bu daha sonra genişleyerek bütün mü’minleri içine alan genel İslam kardeşliğine dönüşmüştür.14 Şubat 2015 - 08:07:39
Son Sorular:
2798 Gün 18 Saat 42 dk. önce soruldu
Ceylan Ahıgül sordu
3368 Gün 8 Saat 53 dk. önce soruldu
ece çakır sordu
3398 Gün 23 Saat 35 dk. önce soruldu
Erhan Yiğit sordu
3408 Gün 21 Saat 17 dk. önce soruldu
cansu sordu
3412 Gün 16 Saat 36 dk. önce soruldu
mustafa 224 sordu
3420 Gün 15 Saat 41 dk. önce soruldu
emre sordu
3423 Gün 17 Saat 27 dk. önce soruldu
berkay sordu
3427 Gün 11 Saat 45 dk. önce soruldu
ali sordu
3429 Gün 19 Saat 26 dk. önce soruldu
canan sordu
3430 Gün 1 Saat 56 dk. önce soruldu
Şükrü Kum sordu
3434 Gün 11 Saat 38 dk. önce soruldu
Meltem Akar sordu
3441 Gün 18 Saat 51 dk. önce soruldu
Ali Kurtulmuş sordu
3446 Gün 15 Saat 32 dk. önce soruldu
hakan sordu
3450 Gün 16 Saat 8 dk. önce soruldu
arda sordu
3452 Gün 13 Saat 29 dk. önce soruldu
Kerem sordu