Ahiret inancının delilleri nelerdir?
Ahiret inancının delilleri nelerdir?
Ziyaretçi
Ahiret İnancının Delilleri Nelerdir?
Ahirette imanın delilleri nelerdir? Ahiret İle İlgili Deliller Ahiret İle İlgili Deliller Ayet ve hadislerle ahiret hayatının delilleri. Kur an-ı Kerim in.
Ahiret Hayatının Varlığı Ve Delilleri
İNANÇ . 22 Ekim 2012 Pazartesi 16:29 ahiret hayatının varlığı ve delilleri Biz burada bu sayısız delillerden sadece birkaçı üzerinde duralım. 1.. Bunun içindir ki, tarih boyunca gelmiş geçmiş, düşüncesi olan herkes, hep İnsan nedir?
Ahirete İman Akli Deliller Örnekler
ahirete iman akli deliller örnekler Diğer Yazılar Ahirete Iman Son Ahirete iman - DABBETÜ L-ARZ Neler Yeni? Risale-i Nur Külliyatı nda ahiret inancının toplumsal hayatın ve insanın şahsi hayatının en önemli esası;.
Din İşleri Yüksek Kurulu Dini Sorular
AKAİD İNANÇ
Cevap Gönder:
Misafir Kullanıcı tarafından yazılan
Ahiret ve ahiretteki durumlar "gayb" yani duyular ötesi alana ait olduğu için gözlem ve deneye dayanan pozitif bilimlerin ilgi alanı dışında kalır. Ancak bu, ahiret inancının aklen temellendirilemeyeceği anlamına gelmez. Nitekim bazı ayetlerde ahiret inancına dair bilgiler verilirken akli temellendirmelere dayanak teşkil edecek yaklaşımlar ortaya konulur. Söz gelimi, şu ayet, "İnsan, bizim, kendisini az bir sudan (sperm) yarattığımızı görmedi mi ki, kalkmış apaçık düşman kesilmiştir. Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi. Dedi ki, "Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek? " De ki: "Onları ilk defa var eden diriltecektir. O, her yaratılmışı hakkıyla bilendir." (Yasin, 36/78-79) bunun bir örneğidir. Akli olarak düşünüldüğünde, insanı meniden yaratan Yüce Yaratıcı, ikinci kez elbette yaratacaktır.
Bu alemin ve insanın sonradan var olduğu, alemin kıyametten, insanın da ölümden sonra yaratılmasının Allah’a zor olmayacağı aklın kolayca kabul edeceği bir husus olarak görülmektedir. Zira bu alemin bir sonunun olacağı, insanın da ölümlü olduğu aşikardır. Allah’ın kudretine gelince, bu fiziki alem onca büyüklüğü ve düzeni ile Yaratıcı’nın her şeye kudretinin yettiğini açıkça göstermektedir.
Bütün bunların yanında, İslam alimleri ahiretin gerçekliğine dair birçok delil sırlamışlardır. Bunlardan bazılarına değinilebilir: a) Bütün Peygamberler kıyametten, insanların hesaba çekileceğinden, dünya hayatından sonra ayrı bir hayat kurulacağından, iyilerin cennette, kötülerin cehennemde kalacağından bahsetmişlerdir. İnsanlığın güven ve ahlak abidesi olan Peygamberlerin yalan söylemesi mümkün olmadığına göre bütün bunlar haktır, gerçektir. b) İnsandaki adalet duygusu, ahirete inanmayı zorunlu kılar. Esasen insanlardaki adalet duygusunun temeli de Allah’ın adil olmasıdır. Diğer taraftan görüyoruz ki bu dünyada herkes işlediği suçun cezasını tam anlamıyla çekmemekte, birtakım haksızlıklar meydana gelmektedir. O halde adaletin tam olarak gerçekleşeceği bir yerin yani ahiretin olması zorunludur. c) İnsandaki sorumluluk duygusu ahiretin varlığına inanmayı zorunlu kılar. Yüce Allah insanı, iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, hayır ile şerri ayırt eden ve seçen bir varlık olarak yaratmış, bu seçiminden dolayı da sorumlu tutmuştur. İnsanın belli davranışlarından sorumlu olması bu sorumluluğunun karşılığını göreceği bir hayatı ve yurdu gerekli kılmaktadır. Bir ayette şöyle buyurulur: "Göğü, yeri ve ikisi arasındaki şeyleri biz boş yere yaratmadık. Bu, inkar edenlerin zannıdır. Vay o inkar edenlerin ateşteki haline! Yoksa biz, iman edip de iyi işler yapanları, yeryüzünde bozgunculuk yapanlar gibi mi tutacağız? Veya (Allah’tan) korkanları yoldan çıkanlar gibi mi sayacağız." (Sad 38/27-28) d) İnsandaki sonsuzluk ve ebedilik isteği ve duygusu, ahirete inanmayı gerekli kılar. Zira insana bu isteği ve duyguyu veren Yüce Yaratıcı’dan başkası değildir. Madem bu isteği ve duyguyu vermiştir elbette bu istek ve duygunun karşılanacağı alemi yani ahireti yaratacaktır.
bu yoruma cevap yazıyorsunuz...
Bu Soruya Gelen Cevaplar:
Misafir KullanıcıAhiret ve ahiretteki durumlar "gayb" yani duyular ötesi alana ait olduğu için gözlem ve deneye dayanan pozitif bilimlerin ilgi alanı dışında kalır. Ancak bu, ahiret inancının aklen temellendirilemeyeceği anlamına gelmez. Nitekim bazı ayetlerde ahiret inancına dair bilgiler verilirken akli temellendirmelere dayanak teşkil edecek yaklaşımlar ortaya konulur. Söz gelimi, şu ayet, "İnsan, bizim, kendisini az bir sudan (sperm) yarattığımızı görmedi mi ki, kalkmış apaçık düşman kesilmiştir. Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi. Dedi ki, "Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek? " De ki: "Onları ilk defa var eden diriltecektir. O, her yaratılmışı hakkıyla bilendir." (Yasin, 36/78-79) bunun bir örneğidir. Akli olarak düşünüldüğünde, insanı meniden yaratan Yüce Yaratıcı, ikinci kez elbette yaratacaktır.
Bu alemin ve insanın sonradan var olduğu, alemin kıyametten, insanın da ölümden sonra yaratılmasının Allah’a zor olmayacağı aklın kolayca kabul edeceği bir husus olarak görülmektedir. Zira bu alemin bir sonunun olacağı, insanın da ölümlü olduğu aşikardır. Allah’ın kudretine gelince, bu fiziki alem onca büyüklüğü ve düzeni ile Yaratıcı’nın her şeye kudretinin yettiğini açıkça göstermektedir.
Bütün bunların yanında, İslam alimleri ahiretin gerçekliğine dair birçok delil sırlamışlardır. Bunlardan bazılarına değinilebilir: a) Bütün Peygamberler kıyametten, insanların hesaba çekileceğinden, dünya hayatından sonra ayrı bir hayat kurulacağından, iyilerin cennette, kötülerin cehennemde kalacağından bahsetmişlerdir. İnsanlığın güven ve ahlak abidesi olan Peygamberlerin yalan söylemesi mümkün olmadığına göre bütün bunlar haktır, gerçektir. b) İnsandaki adalet duygusu, ahirete inanmayı zorunlu kılar. Esasen insanlardaki adalet duygusunun temeli de Allah’ın adil olmasıdır. Diğer taraftan görüyoruz ki bu dünyada herkes işlediği suçun cezasını tam anlamıyla çekmemekte, birtakım haksızlıklar meydana gelmektedir. O halde adaletin tam olarak gerçekleşeceği bir yerin yani ahiretin olması zorunludur. c) İnsandaki sorumluluk duygusu ahiretin varlığına inanmayı zorunlu kılar. Yüce Allah insanı, iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, hayır ile şerri ayırt eden ve seçen bir varlık olarak yaratmış, bu seçiminden dolayı da sorumlu tutmuştur. İnsanın belli davranışlarından sorumlu olması bu sorumluluğunun karşılığını göreceği bir hayatı ve yurdu gerekli kılmaktadır. Bir ayette şöyle buyurulur: "Göğü, yeri ve ikisi arasındaki şeyleri biz boş yere yaratmadık. Bu, inkar edenlerin zannıdır. Vay o inkar edenlerin ateşteki haline! Yoksa biz, iman edip de iyi işler yapanları, yeryüzünde bozgunculuk yapanlar gibi mi tutacağız? Veya (Allah’tan) korkanları yoldan çıkanlar gibi mi sayacağız." (Sad 38/27-28) d) İnsandaki sonsuzluk ve ebedilik isteği ve duygusu, ahirete inanmayı gerekli kılar. Zira insana bu isteği ve duyguyu veren Yüce Yaratıcı’dan başkası değildir. Madem bu isteği ve duyguyu vermiştir elbette bu istek ve duygunun karşılanacağı alemi yani ahireti yaratacaktır.
14 Şubat 2015 - 08:10:42
Misafir KullanıcıAhiret ve ahiretteki durumlar "gayb" yani duyular ötesi alana ait olduğu için gözlem ve deneye dayanan pozitif bilimlerin ilgi alanı dışında kalır. Ancak bu, ahiret inancının aklen temellendirilemeyeceği anlamına gelmez. Nitekim bazı ayetlerde ahiret inancına dair bilgiler verilirken akli temellendirmelere dayanak teşkil edecek yaklaşımlar ortaya konulur. Söz gelimi, şu ayet, "İnsan, bizim, kendisini az bir sudan (sperm) yarattığımızı görmedi mi ki, kalkmış apaçık düşman kesilmiştir. Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi. Dedi ki, "Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek? " De ki: "Onları ilk defa var eden diriltecektir. O, her yaratılmışı hakkıyla bilendir." (Yasin, 36/78-79) bunun bir örneğidir. Akli olarak düşünüldüğünde, insanı meniden yaratan Yüce Yaratıcı, ikinci kez elbette yaratacaktır.
Bu alemin ve insanın sonradan var olduğu, alemin kıyametten, insanın da ölümden sonra yaratılmasının Allah’a zor olmayacağı aklın kolayca kabul edeceği bir husus olarak görülmektedir. Zira bu alemin bir sonunun olacağı, insanın da ölümlü olduğu aşikardır. Allah’ın kudretine gelince, bu fiziki alem onca büyüklüğü ve düzeni ile Yaratıcı’nın her şeye kudretinin yettiğini açıkça göstermektedir.
Bütün bunların yanında, İslam alimleri ahiretin gerçekliğine dair birçok delil sırlamışlardır. Bunlardan bazılarına değinilebilir: a) Bütün Peygamberler kıyametten, insanların hesaba çekileceğinden, dünya hayatından sonra ayrı bir hayat kurulacağından, iyilerin cennette, kötülerin cehennemde kalacağından bahsetmişlerdir. İnsanlığın güven ve ahlak abidesi olan Peygamberlerin yalan söylemesi mümkün olmadığına göre bütün bunlar haktır, gerçektir. b) İnsandaki adalet duygusu, ahirete inanmayı zorunlu kılar. Esasen insanlardaki adalet duygusunun temeli de Allah’ın adil olmasıdır. Diğer taraftan görüyoruz ki bu dünyada herkes işlediği suçun cezasını tam anlamıyla çekmemekte, birtakım haksızlıklar meydana gelmektedir. O halde adaletin tam olarak gerçekleşeceği bir yerin yani ahiretin olması zorunludur. c) İnsandaki sorumluluk duygusu ahiretin varlığına inanmayı zorunlu kılar. Yüce Allah insanı, iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, hayır ile şerri ayırt eden ve seçen bir varlık olarak yaratmış, bu seçiminden dolayı da sorumlu tutmuştur. İnsanın belli davranışlarından sorumlu olması bu sorumluluğunun karşılığını göreceği bir hayatı ve yurdu gerekli kılmaktadır. Bir ayette şöyle buyurulur: "Göğü, yeri ve ikisi arasındaki şeyleri biz boş yere yaratmadık. Bu, inkar edenlerin zannıdır. Vay o inkar edenlerin ateşteki haline! Yoksa biz, iman edip de iyi işler yapanları, yeryüzünde bozgunculuk yapanlar gibi mi tutacağız? Veya (Allah’tan) korkanları yoldan çıkanlar gibi mi sayacağız." (Sad 38/27-28) d) İnsandaki sonsuzluk ve ebedilik isteği ve duygusu, ahirete inanmayı gerekli kılar. Zira insana bu isteği ve duyguyu veren Yüce Yaratıcı’dan başkası değildir. Madem bu isteği ve duyguyu vermiştir elbette bu istek ve duygunun karşılanacağı alemi yani ahireti yaratacaktır.
14 Şubat 2015 - 08:10:42
Son Sorular:
2665 Gün 4 Saat 48 dk. önce soruldu
Ceylan Ahıgül sordu
3234 Gün 18 Saat 59 dk. önce soruldu
ece çakır sordu
3265 Gün 9 Saat 41 dk. önce soruldu
Erhan Yiğit sordu
3275 Gün 7 Saat 23 dk. önce soruldu
cansu sordu
3279 Gün 2 Saat 41 dk. önce soruldu
mustafa 224 sordu
3287 Gün 1 Saat 47 dk. önce soruldu
emre sordu
3290 Gün 3 Saat 33 dk. önce soruldu
berkay sordu
3293 Gün 21 Saat 51 dk. önce soruldu
ali sordu
3296 Gün 5 Saat 32 dk. önce soruldu
canan sordu
3296 Gün 12 Saat 2 dk. önce soruldu
Şükrü Kum sordu
3300 Gün 21 Saat 44 dk. önce soruldu
Meltem Akar sordu
3308 Gün 4 Saat 57 dk. önce soruldu
Ali Kurtulmuş sordu
3313 Gün 1 Saat 38 dk. önce soruldu
hakan sordu
3317 Gün 2 Saat 14 dk. önce soruldu
arda sordu
3318 Gün 23 Saat 35 dk. önce soruldu
Kerem sordu