Enflasyon beklentilerinin arzu edilen seviyede olmadığını söyleyen Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, "Temkinli yaklaşım sürdürülmeli" dedi.
0
Enflasyon beklentilerinin arzu edilen seviyede olmadığını söyleyen Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, "Temkinli yaklaşım sürdürülmeli" dedi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı, Türkiye Bankalar Birliği'ne (TBB) sunum yaptı. Başçı sunumunda, uygulanan temkinli para ve maliye politikaları ile alınan makro ihtiyati önlemler enflasyonu, özellikle çekirdek enflasyon göstergelerini olumlu yönde etkilediğini, küresel piyasalardaki belirsizlikler ve gıda fiyatlarındaki artışlar para politikasındaki temkinli yaklaşımın sürdürülmesini gerektirdiğini vurguladı. Gıda Komitesi'nin alınmasını önereceği önlemler gıda enflasyonunun düşürülmesine ilave katkı sağlayacağını açıklayan Başçı, dış ticaret hadlerindeki olumlu gelişmeler ve tüketici kredilerinin ılımlı seyri cari dengedeki iyileşmeyi desteklediğini, dış talep zayıf seyrini korurken iç talep büyümeye ılımlı düzeyde katkı verdiğini, Merkez Bankası'nın dış borçlanma vadelerini uzatmaya devam etmeleri istikrarlı büyüme açısından faydalı olacağını belirtti.
ENFLASYON
Merkez Bankası Başkanı Başçı sunumunun devamında şu ifadelere yer verdi: "Türkiye dezenflasyon sürecindedir. Çekirdek enflasyon göstergelerindeki iyileşme sürmektedir. Temkinli para ve maliye politikaları ile alınan makro ihtiyati önlemler çekirdek enflasyon göstergelerini olumlu yönde etkilemektedir. Gıda fiyatlarındaki yüksek seyir ve oynaklık TÜFE enflasyonunu olumsuz yönde etkilemiştir. Gıda Komitesi'nin alınmasını önereceği önlemler gıda enflasyonunun düşürülmesine ilave katkı sağlayacaktır. Enflasyon beklentileri henüz arzu edilen seviyelere ulaşmamıştır".
İKTİSADİ FAALİYET VE DENGELENME
Gayri Safi Yurtiçin Hasıla (GSYİH) ılımlı bir artış eğilimi sergilediğini belirten Başçı, "Dış talepteki zayıflamaya rağmen net ihracat 2014 büyümesine katkı sağlamıştır. Dış konjonktür 2015 yılında Türkiye için hem fırsatlar hem de zorluklar barındırmaktadır. Emtia fiyatlarındaki düşüş girdi maliyetlerini olumlu yönde etkilemiştir. Gerek Euro bölgesinin uzun vadeli faizleri gerekse ABD Hazinesi'nin uzun vadeli tahvil faizleri enflasyon beklentilerindeki düşüş ile birlikte gerilemektedir.
Avrupa'daki faiz oranlarının daha hızlı gerilemesi Dolar/Euro paritesinin düşmesine neden olmuştur. Son aylarda Avrupa'daki toparlanma beklenenden daha güçlü seyretmektedir. Öncü göstergeler Türkiye'deki iktisadi faaliyetin ilk çeyrekte zayıf seyrettiğine işaret etmektedir" ifadelerini kullandı.
Başçı sunumuna şöyle devam etti: "İhracat siparişleri zayıf seyrini korurken, iç piyasa siparişlerindeki kısmi yavaşlamada olumsuz hava koşullarının etkisi hissedilmiştir. Taşıt satışları bu sektördeki iç talebin toparlandığına işaret etmektedir. İşsizlik oranları 2014 yılında belirgin bir artış göstermiştir. Dış ticaret göstergelerindeki yavaşlamada jeopolitik gelişmeler, fiyat etkisi ve zayıf iç ve dış talep belirleyici olmuştur. Jeopolitik gelişmelerin ihracat üzerindeki olumsuz etkileri Türkiye'nin Avrupa ülkelerinde artan pazar payıyla dengelenmektedir.
Reel olarak bakıldığında, ihracattaki zayıflama daha sınırlı görünmektedir. Cari işlemler dengesi 2011 yılından beri iyileşmektedir. Petrol fiyatlarındaki düşüş cari dengeye olumlu olarak yansımaya başlamıştır. Cari işlemler açığının finansmanı büyük ölçüde uzun vadeli borçlanma ve doğrudan yabancı sermaye yatırımları ile sağlanmaktadır".
DIŞ BORÇLANMANIN VADE BOYUTU
Reel sektörün dış borçlarının vadesi oldukça uzun olduğunu ve mevduat dışı yükümlülüklere dair zorunlu karşılık tedbirlerinin açıklandığı dönemden sonra yükümlülüklerin vadesinde uzama eğilimi gözlendiğini belirten Başçı, bankaların dış borçlanma vadelerini uzatmaya devam etmeleri istikrarlı büyüme açısından faydalı olacağını vurguladı.
YAKIN DÖNEMDE DÖVİZ LİKİDİTESİNE DAİR ALINAN ÖNLEMLER
Daha esnek döviz satım ihaleleri, kur oynaklığının azaltması amaçlandığına dikkat çeken Başçı, "Rezerv opsiyon katsayılarında değişiklik, bankacılık sisteminin geçici döviz likiditesi ihtiyacının karşılanması ve TL cinsi aracılık maliyetlerinin azaltılması amaçlanmıştır. Kısa vadeli mevduat dışı yükümlülükler için yabancı para cinsi zorunlu karşılık oranlarının artırılması, çekirdek dışı yükümlülükler için vade uzatımının teşvik edilmesi, çekirdek yükümlülüklerin desteklenmesi ve ROM ayarlamasının döviz rezervi üzerindeki etkisinin telafi edilmesi amaçlanmıştır. Bankaların TCMB'den alabilecekleri bir hafta vadeli döviz depolarının faiz oranlarının düşürülmesi, küresel faizlerdeki düşüşe uyum sağlanması amaçlanmıştır" ifadelerini kullandı.
PARASAL VE FİNANSAL KOŞULLAR
Gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımları oynak bir seyir izlediğini belirten Başçı, "Risk primi göstergelerinde benzer şekilde oynaklık gözlenmektedir. TCMB son dönemde finansal piyasalardaki belirsizliği ve artan gıda fiyatlarını göz önüne alarak faiz oranlarını değiştirmemiştir.
Getiri eğrisinin yataya yakın olması TCMB'nin sıkı likidite politikasını yansıtmaktadır. Sıkı para politikası duruşu ve alınan makro ihtiyati önlemlerin etkisiyle kredi büyüme hızları makul düzeylerde seyretmektedir. İhracat reeskont kredileri hem döviz rezervlerine hem de ihracata önemli ölçüde katkı sağlamaktadır" ifadelerini kullandı.
REZERV YETERLİLİĞİ GÖSTERGELERİ
Rezervlerin ithalatı karşılama oranı iyileşmeye devam ettiğini belirten Başçı, TCMB rezervleri uluslararası ölçütlerin gerektirdiği yeterli koşulları sağladığını, doların son bir yıllık dönemde tüm para birimlerine karşı değişen oranlarda değer kazandığını vurguladı.
Küresel para politikalarındaki belirsizliklerin artması risk primlerinde ve kur oynaklarında artışlara neden olduğunu söyleyen Başçı, "Risk primlerindeki artış farklı vadelerdeki DİBS getirilerine yansımıştır. Ülke kapsamı genişletilmiş ve zincirleme ağırlık metodu kullanılarak hesaplanan yeni Reel Efektif Kur Endeksi bugünden itibaren yayımlanmaya başlayacaktır" dedi.
BANKACILIK SEKTÖRÜ GELİŞMELERİ
Merkez Bankası Başçı sunumunu şöyle tamamladı: "Tüketici kredileri ticari kredilere göre daha yavaş büyümekte ve bu gelişme dengelenme sürecine ve finansal istikrara katkı yapmaktadır. Ticari krediler geçmiş yıllar ortalamalarıyla uyumlu büyürken tüketici kredilerinin büyüme hızı geçtiğimiz yıllara kıyasla daha yavaş seyretmektedir. Toplam kredilerin TGA oranı ve karşılıksız çek oranları yatay bir seyir izlemektedir. Kredi faiz oranları yatay bir seyir izlemektedir. Bankacılık sektörümüzün sermaye yeterlilik göstergeleri oldukça yüksek seviyelerdedir. Türkiye'de kaldıraç oranları alınan tedbirler neticesinde kayda değer bir iyileşme sergilemiştir".
(İHA)