Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emin Ersoy, reflü hastalığı bulunan kişilerin tedavilerini son derece ciddiye alarak tamamlamaları gerektiğini belirterek, doktora gitmek yerine kulaktan dolma önerilerle ilaç kullanılmaması gerektiğini söyledi.
0
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emin Ersoy, reflü hastalığı bulunan kişilerin tedavilerini son derece ciddiye alarak tamamlamaları gerektiğini belirterek, doktora gitmek yerine kulaktan dolma önerilerle ilaç kullanılmaması gerektiğini söyledi.
Prof. Dr. Ersoy, özellikle reflü hastalığında kullanılan yanlış mide ilaçlarının yemek borusu kanserlerinin tüm bulgularını maskeleyip tanıyı geciktirerek kansere sebebiyet verebileceğini kaydetti. Konuya ilişkin açıklama yapan Türkiye Endoskopik ve Laparoskopik Cerrahi Derneği Başkanı Prof. Dr. Emin Ersoy, yemek borusu kanserlerinin görülme sıklığının dünya genelinde hızla artıp 6. sıraya yükseldiğine dikkat çekerek şöyle konuştu:
"Yemek borusu kanserlerinin alt uçta gelişenlerinde beslenme dışında iki önemli faktörün varlığı dikkati çekiyor. Bunlardan ilki reflü hastalığı, ikincisi ise rastgele ve tetkik edilmeden kullanılan, mide asidini baskılayan ilaçların kullanılmasıdır. Yemek borusu alt ucunda görülen bu kanserlerin öncül bulguları, tıpkı reflü hastalığındaki gibidir. Hatta hiçbir bulgu vermeden seyredebilir. Her insanda zaman zaman görülen geğirti ve mide yanmaları ile başlayabilir. Hastalık ilerlemeye başladıktan sonra göğüs duvarı altında yanma, ağza acı-ekşi su gelmesi, geğirti, yutma güçlüğü, kuru öksürük, farenjit gibi bulgularla seyreder. Bazı hastalar astım nöbetleri geçirdiklerini zannederek göğüs hastalıkları uzmanlarına gider. Diğer bir grup hasta da tekrarlayan boğaz enfeksiyonları nedeni ile kulak burun boğaz uzmanlarına başvurur. Yani bulgular masumane reflü hastalığı bulguları gibidir."
Prof. Dr. Emin Ersoy, hastalığın yemek borusu dışına çıkarak, komşu dokulara doğru ilerlemesi durumunda ciddi yutma güçlüğü, kilo kaybı gibi nedenlerle zorunlu olarak doktora gittiklerinde ise hastalığın çok ilerlemiş, tedavisi güçleşmiş ve beklenen yaşam süresi kısalmış bir tablo ile karşı karşıya kalındığını ifade etti.
REFLÜ HASTALIĞI KANSERE NASIL YOL AÇAR?
Ersoy, tedavi edilmemiş reflü hastalarında uzun sürelerle yemek borusuna kaçan asidin safra ve pankreas enzimi gibi tahriş eden ve yaralayan içeriklerinin yemek borusu alt ucunda hücresel değişikliğe neden olduğunu bildirdi. Bu hücresel değişikliğe "Barret osefagusu" denildiğini söyleyen Prof. Dr. Ersoy açıklamasını şöyle sürdürdü:
"İşte bu değişiklik olduktan sonra normal insanların yemek borusu kanserlerine göre kanser olma olasılığı 40 kat artar. Aşırı derecede et, acılı baharatlar, kahve, sigara, alkol tüketen ve düzensiz beslenen toplumda, mide ile ilgili her ne şikayet olursa olsun, hiçbir inceleme yapılmadan ve kulaktan dolma önerilerle kullanılan mide ilaçları, tüm bulguları maskeler ve tanıyı geciktirerek kansere neden olabilir."
REFLÜ HASTALIĞINI ÖĞRENDİĞİNİZDE YAPMANIZ GEREKENLER
Prof. Dr. Emin Ersoy, her kanserde olduğu gibi erken tanının önemine dikkat çekerek, "Şikayetler başladığında eğer bu şikayetlerin devam ettiğini ve farklı olduğunu düşündüğünüzde 'nasılsa geçer' diye beklemeyip hemen bir doktora başvurun. Reflü hastalığı tedavi edilebilir bir hastalıktır." dedi.
Prof. Dr. Ersoy konuyla ilgili şu bilgileri verdi:
"Doktora gitmez, ara sıra kontrolsüz aldığınız ve anlık iyileşmelerle devam eden uzun bir süreç yaşamaya başlarsanız tehlike altındasınız demektir. Alınan her ilaç ve yatışan her şikayetin, hastalığınız için uzman bir doktor tarafından gerçek tanı konmamışsa, tedaviyi geciktireceğini ve sizi riske atacağını unutmayın. Eğer mide fıtığınız yoksa, mide kapakçığınız sağlamsa doktor kontrolünde ilaç kullanımının yanısıra kötü beslenme alışkanlığının düzenlenmesi gibi yöntemlerle reflü hastalığının kısa sürede iyileşebileceğini bilmelisiniz."
"REFLÜ HASTALIĞININ TANISI SON DERECE KOLAY"
Ersoy, reflü hastalığında en önemli tanı koyucu yöntemin endoskopi olduğunu, tomografi, ilaçlı yemek borusu filmleri PET CT, Endso ultrasonografi yöntemlerin de tanıda kullanılabileceğini belirtti. Endoskopi sırasında tüm yemek borusunun içinin gözlemlenerek, gerekirse biopsiler alındığını kaydeden Prof. Dr. Ersoy, endoskopinin korkulacak, can acıtan bir yöntem olmadığını, kliniklerde sakinleştirici ve rahatlatıcı ilaçlar sayesinde kişinin sosyal hayatına birkaç saat içinde devam edebildiğini hatırlattı.
MİDE İLAÇLARI KULLANILIRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
Prof. Dr. Emin Ersoy, hastalara yönelik uyarısında doktor muayenesi olmadan rastgele şekilde mide asidini ortadan kaldıran ilaçların kesinlikle kullanılmaması gerektiğini, aksi halde yanlış tedavinin yemek borusu ve mide kanserlerinin bütün erken bulgularını ortadan kaldırarak, iyi huylu olarak başlayan ve tedavi edilebilecek olan bir hastalığı tanısını geciktirerek kansere neden olabileceğine işaret etti.
REFLÜ HASTALIĞININ CERRAHİ TEDAVİSİ
Prof. Dr. Emin Ersoy, mide fıtığı ve reflü hastalığı olanlarda uzun süreli ilaç kullanımına karşın iyileşemeyen ve ilaç kesildiğinde şikayetleri tekrar başlayanlar için cerrahi tedavi seçeneğinin devreye gireceğini belirtti. Prof. Dr. Ersoy, yemek borusu alt kısmında hücresel değişikliği olanlar, astım benzeri ve farenjit benzeri şikayetleri olan reflü hastaları için laparoskopik cerrahinin son derece başarılı bir seçenek olduğunu kaydederek, bu tür operasyonlarda başarı oranının deneyimli merkezlerde yüzde 90'ın üzerinde olduğunu da sözlerine ekledi.
(İHA)