Kanser türlerine karşı geliştirilen aşılar Türkiye'de ve dünyada her geçen gün büyük gelişmeler gösteriyor. Ancak ülkemizde insanların bilinçlenmesi konusunda aynı başarıda olduğumuz söylenemez.
0
Kanser türlerine karşı geliştirilen aşılar Türkiye'de ve dünyada her geçen gün büyük gelişmeler gösteriyor. Ancak ülkemizde insanların bilinçlenmesi konusunda aynı başarıda olduğumuz söylenemez.
Kanser aşıları tıbbi yönden oldukça gelişmiş olsa da Türkiye'de toplum arasında çeşitli sebeplerden dolayı pek bilinmiyor. Ülkemizde ilk olarak rahim ağzı kanserine karşı geliştirilen aşılar piyasaya sürüldü. Hatta çeşitli tanıtım kampanyaları yapıldı. Ancak diğer aşılarla ilgili genel bir tedavi yaklaşımına doğru yönelme ya da bunu toplumun bilgisine sunma yönünde bir bilinçlenme henüz oluşmuş değil. Bu bilinçlenmenin gerekliliklerine değinen ve çeşitli kanser aşıları hakkında bilgi aktaran İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cüneyt Ulutin, "Biz hekimler olarak bağışık sistem üzerinden çalışan kanser aşılarının faydaları ile ilgili uzun zamandır bilgi sahibiyiz. Ancak ülkemizde gerekli tanıtımlar ve kampanyalar düzenlenmediği için toplumda münferit olarak kişiler eş, dost, ahbaplarından duydukları bilgilerle Küba, Çin gibi kanser aşılarının uygulanabildiği ülkelere giderek tedavi olma umuduna yöneliyorlar" diye konuştu.
Rahim ağzı kanserlerinin özellikle yüzde 90'ın üzerinde bir oranla bir virüse bağlı olduğuna ve bu virüsün aslında uçuk denilen hastalığın genital yani cinsel bölgelerde görülen türü olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Cüneyt Ulutin, "Erkeklerde çoğu zaman bariz bir belirti vermeyen bu uçuklar kadınlarda rahim ağzında görülen bazı tipleri kansere sebep oluyor. Bu virüse karşı geliştirilmiş aşılar 2000'li yıllardan beri dünyada ve Türkiye'de kullanılıyor" dedi. "Pek çok Batı ülkesinde insanların cinsel yönden aktif hale gelmesi neredeyse 14-15 yaşlarını buluyor" diyen Cüneyt Ulutin açıklamalarına şöyle devam etti: "Partner değiştirme sıklığının çok fazla olmasından dolayı da bu virüsün bulaşma olasılığı artıyor. Bu tip ülkelerde rahim ağzı kanseri aşısı özellikle cinsel hayata başlamış genç kadınlara önerilmekte. Ama daha kapalı, geleneklerine bağlı olan Türkiye ve diğer Orta Doğu ülkeleri gibi toplumlarda sadece bazı özel gruplara önermek gerekebilir."
"2000'li yıllardan beri en sık kullanılan aşı bağırsak kanseri, meme kanseri, prostat kanseri ve akciğer kanserlerinde denenmiş, en etkili olduğu bölgelerden birisi akciğer kanseri olarak tespit edilmiştir. Ama bazı gruplarda tedaviye cevap verilmediğinden başka teoriler geliştirilmiştir" diye konuşan Ulutin, "Bunlardan bir tanesi 2010'dan beri kullanılan normal insan hücresinde bulunmayan ancak özellikle akciğer kanseri gibi kanserlerde tümör hücresinin cidarında bulunan bir maddeye karşı geliştirilmiş olan bir aşı türü. İleri evre akciğer kanserli hastalarda bile oldukça yüksek oranda tedavi cevabı ve yaşam süresinde uzama gözlenmiş. Bunun üzerine bunlar kemoterapi ilaçlarıyla beraber kombine edilmiş ve başarının daha da arttığı görülmüş" ifadelerini kullandı. Son zamanlardaki yaklaşımın ise bu iki aşının birlikte kombinasyon yapılması ve kemoterapi ile beraber kullanılması olduğunu söyleyen Ulutin, "Küba bu konuda başı çekiyor. Özellikle 2015 yılında çıkan haberler Kübalıların akciğer kanserine karşı geliştirdiği özel bir aşıdan bahsediyor. Bu aşıya karşı hastaların yüzde 86 civarında bir cevap oluşturduğu görülmüş. Bu anlamda Türkiye'nin de Sağlık Bakanlığı üzerinden Küba ile olan ilişkilerini geliştirip bir an evvel Türkiye'de de bu aşıların üretilebilmesi ve bunların herkesin ulaşabileceği maliyette olması gerekiyor. Biz hekimler de hastalarımızı tedavi ederken bu tip tedavi şansları olduğunun bilgisini vermeli ve gereken işlemleri yapmalıyız" dedi.
(İHA)