Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "İran'dan alınan doğalgaz miktarında azalma olduğu" iddialarına ilişkin, "Dün gece meydana gelen bir teknik arızadan dolayı nakil azalması söz konusu olmuş fakat bu sabah itibarıyla bu telafi edildi" dedi.
0
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "İran'dan alınan doğalgaz miktarında azalma olduğu" iddialarına ilişkin, "Dün gece meydana gelen bir teknik arızadan dolayı nakil azalması söz konusu olmuş fakat bu sabah itibarıyla bu telafi edildi" dedi.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, "İran'dan alınan doğalgaz miktarında azalma olduğu" iddialarına ilişkin, "İran'dan gelen doğalgazla ilgili bu sabah Enerji Bakanlığımız bir açıklama yaptılar. Ben de sabah ilgililerle görüştüm. Dün gece meydana gelen bir teknik arızadan dolayı nakil azalması söz konusu olmuş fakat bu sabah itibarıyla bu telafi edildi. Şu anda İran'dan gelen gazla ilgili Enerji Bakanlığı'nın bana verdiği bilgiye göre bir sıkıntı yok. Tekrar aynı seviyelere çıkmış durumda. Bununla ilgili BOTAŞ ve ilgili birimlerimiz gerekli tedbirleri alıyorlar. Yani bu tür teknik şeyler olabilir. Kış aylarına giriyoruz. İran'ın da kendine göre doğalgaz ihtiyacı var, bizim de var. Bütün bunları tabii ki yeni bir enerji politikası çerçevesinde değerlendirerek, enerji bağımlılığı noktasında zaten atılmakta olan çok önemli adımlar vardı. Enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi, nükleer enerji santrallerinin kurulması ve bunların bir an önce hayata geçirilmesiyle ilgili. Bu konudaki adımlarımız devam edecek. Türkiye gibi büyük, güçlü bir ülke, ekonomisi sürekli büyüyen ve enerji ihtiyaçları
artan bir ülkenin doğal olarak enerji kaynaklarını çeşitlendirmesi gerekir. Baştan beri bizim yaklaşımımız hep bu yönde oldu. Bu yöndeki adımları da biz daha kapsamlı ve hızlı bir şekilde atmaya devam edeceğiz" karşılığını verdi.
15 ARALIK'TA RUSYA'DA YAPILMASI ÖNGÖRÜLEN ÜDİK TOPLANTISI
"Antalya'da yapılan G-20 Zirvesi'nde 15 Aralık'ta Rusya'da Üst Düzey İşbirliği Konseyi Toplantısı'nın yapılması kararlaştırılmıştı. Yaşanan gelişmelerin ardından söz konusu toplantıda son durum nedir? Halen geçerli mi?" sorusu üzerine Kalın, "Biz 24 Kasım'dan beri ifade ettik diplomasi kanallarını açık tutalım diye. Orada bizim pek çok çağrımız da oldu. Bu çerçevede bildiğiniz gibi Sayın Dışişleri Bakanımız Mevlüt Bey, Lavrov'la Belgrad'da bir görüşme yaptılar. Biz bunun devamının gelmesini arzu ediyoruz. Çeşitli düzeylerde temaslar var ama bunların daha yapıcı ve hızlı hale gelmesi için biz gerekli çağrıları yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Bu Üst Düzey İşbirliği Konseyi, yani ÜDİK dediğimiz ya da YDSK dediğimiz Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı da Sayın Cumhurbaşkanımızın da dediği gibi davet sahibi Rusya olduğu için onlardan gelecek bir işarete göre biz gerekli hazırlıkları yapacağız. Bu şartlarda yapılması uygun görülürse karşılıklı istişareler neticesinde bunu değerlendiririz, yaparız" dedi.
"İSRAİL TARAFININ ATMASI GEREKEN ADIMLAR VAR"
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, "İsrail Enerji Bakanı'nın doğalgaz ihracatı konusunda Türkiye de dahil Batı Avrupa ülkelerinin rota opsiyonu olarak değerlendirileceği yönünde açıklamaları oldu. Önümüzdeki dönemde İsrail'den bu konuda bir görüşme yapılması söz konusu olabilir mi?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"İsrail'le ilişkiler konusunda önce bir genel siyasi ilişkilerin normalleşmesi süreci söz konusu şu anda. Tabii burada İsrail tarafının atması gereken adımlar var. Bizim üç şartımızdan birisi yerine getirilmişti. 'Özür' şartı. Daha sonra tazminat ve ambargo ile ilgili atılması gereken bir takım adımlar vardı. Henüz ikinci ve üçüncü adımlarla ilgili şu ana kadar bir hareket görmedik. Bu konudaki bizim tutumumuz bellidir, nettir. Eğer İsrail tarafı bu konuda adımlar atarsa biz de tabii ki o çerçevede gerekli adımları atarız. Ama özellikle tazminat konusunda daha önce varılan mutabakatın hayata geçirilmesi yani yapılan müzakerelerin neticelendirilmesi önem arz ediyor. Filistin meselesi de önemli bir konu olarak dünya gündeminde var olmaya devam ediyor. Yani bu ortadan kalkmış bir mesele değil. Bazı maddeler halledilse bile Filistin halkının maruz kaldığı ayrımcılık, işgal politikaları elbette sadece Türkiye- İsrail ilişkilerini değil, İsrail'in bütün dünya ile ilişkilerini olumsuz yönde etkilemektedir. Artık bu işgal politikalarına son verilerek, Filistin halkının da nefes alabileceği iki devletli bir formülün hayata geçirileceği bir dönem başlarsa bütün bu alanlarda çok daha büyük bir rahatlama olacaktır. Bölge halkı da mutlaka Filistin halkı da rahat bir nefes alacaktır."
MUSUL'DAKİ NÖBET DEĞİŞİMİ
Türk askerinin Musul'daki nöbet değişimi konusunun Rusya tarafından Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'ne taşındığı belirtilerek, "Bu tavrı nasıl değerlendiriyorsunuz? Aynı zamanda Türkiye'nin Musul'da varlığı devam edecek mi, herhangi bir çekilme söz konusu mu?" sorusuna Kalın, "Eğitim faaliyetleri kapsamında Musul'daki varlığımız devam ediyor. Bunu Iraklı makamlarla görüştük. Zaten bu yapılmış anlaşmalar çerçevesinde atılmış bir adımdı. Burada bu konuyu biz Iraklılarla görüşerek çözebiliriz. Buradaki temel mesele DAİŞ'le mücadele kapsamında Iraklılar'a verilen destektir. Bunun bir ülkenin egemenlik haklarının ihlali ile herhangi bir ilgisi yoktur. Konuyu buraya çekmeye çalışanlar dün Sayın Başbakanımızın da ifade ettiği gibi açıkça bir tür provokasyon içerisindeler. Bunlara hiç gerek yok" yanıtını verdi.
"CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN IRAK CUMHURBAŞKANI İLE BİR TEMASI OLDU MU?"
"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Irak Cumhurbaşkanı ile bir teması oldu mu? Yakın gelecekte planlanıyor mu? Irak Cumhurbaşkanı Türkiye'yi ziyaret etmişti, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da Irak'a planlanan bir ziyareti var mı?" sorusu üzerine Kalın, "Şu anda hemen bugün yarın planlanan bir şey yok. Çünkü bunlar belli bir takvim içerisinde planlanan ziyaretlerdir. Sayın Başbakanımız Bağdat'ı ziyaret edeceğini ifade ettiler. Farklı düzeylerde bu trafik yürür. Bizim Irak'la iletişim kurma noktasında herhangi bir sorunumuz yok. Yani bu Cumhurbaşkanımız düzeyinde olur, Başbakan düzeyinde olur yani ihtiyaç duyulduğunda bu temaslar hızlandırılır ama şu anda böyle bir kriz havası yaratma çabası var. Orada büyük bir krize doğru bu işi sürükleme çabası var. Bir kere bunun altının boş olduğunu ifade edeyim. Birkaç gündür yürütülen temaslarla zaten bu konunun doğru bir zemine oturduğunu ifade edebilirim" ifadelerini kullandı.
ATANMIŞ-SEÇİLMİŞ TARTIŞMASI
Bir gazetecinin dünkü 16. Muhtarlar Zirvesi'nde kullandığı "Bazı seçilmişler de farkında olmadan onları güçlendiriyorlar. Eğer sen böyle hareket edersen ondan sonra bürokrat gelir senin boynunda bozayı pişirir" yönündeki ifadeleri hatırlatarak, "Bu sözleri biraz açar mısınız?" sorusuna yanıt veren Kalın, şunları kaydetti:
"Sayın Cumhurbaşkanımızın o konudaki tavrını biliyorsunuz. Yani bütün siyasi hayatı boyunca belediye başkanlığından itibaren bürokratik oligarşiden her zaman şikayet etmiş ve bunu da minimize etmek için gayret etmiş bir liderdir kendisi. Tabi bu öylesine karmaşık ve derin bir ilişkiler ağıdır ki yani bürokrasiyi sizde inşa etseniz bir noktadan sonra sizin önünüze engel olarak çıkabilir. Burada temel nokta devlet yönetiminde etkin, şeffaf ve hızlı karar alabilme mekanizmalarını inşa etmektir. Sayın Cumhurbaşkanımız kendisi başbakanlığı döneminde de bunu pek çok kere ifade ettiler. Bütün çabaya, gayrete rağmen bazen bürokrasi ülkenin en önemli konularında, acil karar bekleyen milli meselelerinde, yatırımlarında, projelerinde, diğer konularında daha ağır davranabiliyor. Bu noktada bu işlerin hızlandırılması için kendisinin zaman zaman yaptığı çağrılar var ama sadece çağrılar değil birçok düzenlemeler de yapıldı. Ama kolay bir şey değil, devlet mekanizması içinde bu süreçleri etkin bir şekilde yürütmek. Seçilmişlerle atanmışlar ilişkisi açısından baktığınızda herhalde bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımızın da, milletimizin de tavrı nettir. Seçilmiş olan aynı zamanda sorumluluk sahibi olan kişidir. Seçildiği insana, millete hesap veren, onlara karşı sorumlu olan kişilerdir. Dolayısıyla sorumluluğun büyük kısmı onlardadır. Dolayısıyla burada bir ilişki hiyerarşisi söz konusu olduğunda, kimin kime tabi olacağı söz konusu olduğunda elbette atanmış seçilmişe tabi olmak durumundadır. Bu zaten 'devlet, millet için vardır' ilkesinin de en somut uygulamalarından biridir. Yani bizim son yıllarda Türkiye'de hamdolsun yaşadığımız en önemli yapısal dönüşümlerden bir tanesi bu bilincin artık yerleşmiş olmasıdır."
"KRİZİ TIRMANDIRMAKTAN YANA DEĞİLİZ"
"Türkiye, Rusya'ya hiç yaptırım uygulamayacak mı?" sorusuna ise Kalın, "Bu önümüzdeki sürecin nasıl ilerleyeceği ile ilgili bir konudur. Yani biz bunu tırmandırmaktan yana değiliz. Ama Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşlarının hak ve hukukunu, menfaatlerini koruma noktasında gerekli tedbirleri de biz zamanı ve zemini oluştuğunda elbette almaktan da asla tereddüt etmeyiz" karşılığını verdi.
(İHA)