CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, başkanlık sistemiyle ilgili, "Gündemi saptırmaya yönelik bir tartışmadır. Kesinlikle ihtimal dahilinde de görmüyorum" dedi.
0
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, başkanlık sistemiyle ilgili, "Gündemi saptırmaya yönelik bir tartışmadır. Kesinlikle ihtimal dahilinde de görmüyorum" dedi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bir televizyon kanalında gündeme ilişkin soruları cevapladı. "Anadolu'nun Kemal'i, Türkiye'nin Başbakanı" adlı belgesel de hatırlatılarak bugün itibariyle hayalinin ne olduğu sorusuna Kılıçdaroğlu, "Elbette ki en büyük hayalim başbakan olmak. Başbakan olursam özel hayatımda, yaşamımda elde ettiğim başarıları toplumsal olarak da Türkiye'ye yaşatmak istiyorum. Temiz siyaset hepimizin ortak arzusu değil mi? Ortak arzusu. Ben gerçekleştirmeye talibim. Gazetecilerin hapse girmediği bir Türkiye. Ben gerçekleştirmeye talibim. Düşünceyi özgürce açıklama. Ben gerçekleştirmeye talibim. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye. Ben gerçekleştirmeye talibim. Yoksulluğu bu ülkenin tarihinde sıfırlamak 4 yıl içinde. Yoksul hiç kimse olmayacak. Gerçekleştirmeye talibim. Emekliye iki aylık ikramiye. Gerçekleştirmeye talibim. Bakın, sosyal devlet aslında unuttuğumuz kavramlardan birisidir. Bugün Türkiye'nin en temel sorunu nedir? İşsizlik. Genç işsizlik çok daha fazla" şeklinde konuştu.
"AK PARTİ YÜZDE 34'LE İKTİDAR OLDU"
Genel seçimlerde yüzde 30-35 bandında oy alırsa CHP Türkiye'de iktidarın değişip değişmeyeceği sorusuna Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Elbette değişir. AK Parti yüzde 34'le iktidar oldu. Türkiye'de CHP'nin ivmesiyle beraber bütün vatandaşlarım bilsinler bu ülkede demokrasiyi isteyenler, bu ülkede huzur isteyenler, bu ülkede bütün değerlere manevi değerler dahil saygı isteyenler, bu ülkede dinin siyasete alet edilmemesini isteyenler CHP'yi adres olarak almak zorundadırlar. Bunu inanarak söylüyorum ve inanarak ifade ediyorum. 1 milyon kişi gidip kendi milletvekili adayını seçecek. 1 milyon CHP'li sandığa gidip kendi milletvekili adayını seçecek. Hangi parti yapıyor bunu? Kendisini demokrat olarak gören partilerden hangisi yapıyor? Hiçbirisi yapmıyor."
"Bizim hedefimiz şu; milletin vekilini milletin kendisi seçsin" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, "Doğrusu o değil mi? Millet millet diyorlar. Millete niye güvenmiyorsun? Koy sandığı millet gelsin kendi vekilini seçsin. Hayır diyor. Milleti aracı olarak kullanıyor. Millete aslında saygısızlık ediyor. Millete saygı duymuyor, millete güvende duymuyor. Güven duysa sandığı koyar" dedi.
"SİYASAL PARTİLER BİRBİRLERİYLE RAKİPTİRLER DOĞRU"
CHP'den HDP'nin barajı aşmasını istedikleri yönündeki açıklamaların sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Demokrasi için gerekli. Biz yüzde 10 seçim barajını zaten. Siyasal partiler birbirleriyle rakiptirler doğru. Ama hepimizin bir ortak paydasının olması lazım. Demokrasi gibi, haklar gibi, özgürlükler gibi. Bunlar bütün siyasi partilerin ortak paydası olmak zorundadır. Anayasada var. Anayasadaki bütün kurallar bütün siyasal partilerin ortak görüşü olmak zorundadır. Neden diyoruz siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır? Bu gerekçeyle. O nedenle biz diyoruz ki seçim barajını indirelim. 10 yüksek. Dediler ki, siz samimi değilsiniz bunu söylersiniz ama yeri gelince vazgeçersiniz dediler. Bende arkadaşlara talimat verdim hemen teklifi hazırlayın altına basın imzayı verin meclis başkanlığına verdik. Efendim yüzde 7 yüksek. Olur yüzde 5 olarak verelim. O da yüksek. Yüzde 3 yapalım. AK Parti yanaşmıyor buna" diye konuştu.
"GÜNDEMİ SAPTIRMAYA YÖNELİK BİR TARTIŞMADIR"
Türk modeli başkanlık sistemiyle ilgili ise Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Amerikan modeli başkanlıkta başkan büyükelçi bile atayamıyor. Bizde Türk modeli başkanlık. Nedir Türk modeli başkanlık? Benim her dediğim olacak. Ben oturacağım cumhurbaşkanlığı koltuğunda benim her dediğim olacak. Kimse kusura bakmasın senin her dediğin olmaz. Benimde her dediğim olmaz, sizin de her dediğiniz olmaz. Neden? Bir toplumda yaşıyoruz, demokrasi var. Sonuçta kararı verecek olan halktır. Siz kendinizi halkın yerine koyup kendi kendinize don biçeceksiniz. Bu olmaz. Gereksiz ve lüzumsuz bir tartışmadır. Gündemi saptırmaya yönelik bir tartışmadır. Kesinlikle ihtimal dahilinde de görmüyorum. Tamamen Erdoğan'ın ben gündemde nasıl kalabilirim telaşıyla AK Parti'de yaşanan zorlukları kamuoyunun gözünden kaçırmak için yaptığı konuşmalar bütün bunların tamamı. Doğru değil. Vatandaş can derdinde emin olun."
"EĞER TÜRKİYE'DE BİR BARIŞ OLACAKSA VE BU HAYATA GEÇECEKSE BUNU YAPACAK OLAN TEK PARTİ VAR BİZİZ"
Barış sürecinde ne vaat ettiği sorusuna Kılıçdaroğlu, "Eğer Türkiye'de bir barış olacaksa ve bu hayata geçecekse bunu yapacak olan tek parti var biziz. Çünkü biz kuralları önceden açıklayan bir siyasi gelenekten geliyoruz. Bu kadar temel bir sorunun çözülmesi için ben arkadaşlarımı hem Güney Afrika'ya, hem İngiltere'ye, İrlanda'ya gönderdim, İspanya'ya gönderdim. Nasıl çözmüşler bunlar sorunları. Akıl akıldan üstündür. Çözen ülkelere gönderdik nasıl çözmüşler diye. 4 kural söyledik. Bu sorunu çözmek istiyorsanız bir; samimi ve dürüst olacaksınız. İki; gizli kişisel bir ajandanız olmayacak. Üç; halka hesabını veremeyeceğiniz angajmanlara girmeyeceksiniz. Dört; halka belli aralıklarla ana muhalefete bilgi vereceksiniz. İki tarafta samimi değil. İki tarafta samimi değil. Bakın samimi olsa yani mesela HDP samimi olsa ya da işte onların temsil ettiği misyon samimi olsa çözüm sürecinin birinci maddesi yüzde 10 seçim barajını kaldırın derler. HDP'yle AK Parti arasında ciddi bir işbirliği var. Yani bu söylemlerde de zaten yer alıyor. Efendim şu bizim için kırmızı çizgi diyor, ertesi gün hayır kırmızı çizgi değil. Efendim bu olmazsa olmaz diyorlar ertesi gün izleme heyetinde oldu, başkanlık sisteminde oldu. En son başkanlık için bir konuşma yapıldı hiç yapmayacağız falan diye. Ertesi gün Leyla Zana başka bir açıklama yaptı. Biz bunları biliyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
"DEVLETİN İÇİNDE PARALEL BİR YAPI ASLA OLMAMALIDIR"
CHP ve paralel yapının işbirliği içinde olup olmadığına ilişkin ise Kılıçdaroğlu, "Hemen söyleyeyim. Herhangi bir işbirliğimiz yok. İki; devletin içinde paralel bir yapı asla olmamalıdır. Devletin bir yapısı vardır. Çıtası anayasada vardır. Cumhurbaşkanı, bakanlar kurulu, yasama, yargı, yürütme, bunların nasıl çalışacağı, devletin saydamlığı, Sayıştay, nasıl kamu harcamalarını denetleyecek. Bunlar ana çatı budur. Onun dışında paralel bir yapı oluşturmak asla ve asla doğru değil. Soru şu; 12 yılda iddia ettikleri paralel yapıyı kim oluşturdu? CHP iktidarda değil. Kendileri iktidarda. Bizi kandırdılar diyor. Devleti yöneten adam beni kandırdılar dediği andan itibaren o koltuktan ayrılması lazım. Neden? Senin istihbaratın var. Devleti en iyi sen bilirsin, atamaları sen yaptın ben yapmadım ki. Valiyi ben tayin etmedim. Kaymakamı ben tayin etmedim. Emniyet müdürünü ben tayin etmedim. Genel müdürü, müsteşarı, müsteşar yardımcısını ben tayin etmedim. Tayin eden kim? Sensin" ifadelerini kullandı.
"BUGÜN CUMHURİYETİ CUMHURİYET YAPANLAR EMEKLİLERDİR. ONLARA BİR VEFA BORCUMUZ VAR"
Kılıçdaroğlu'nun her emekliye dini bayramlarda, ramazan ve kurban bayramlarında birer maaş ikramiye sözüyle ilgili soruya Kılıçdaroğlu, "Bizim cumhuriyete karşı bir vefa borcumuz var. Eğer cumhuriyet bizi buralara taşıdıysa cumhuriyeti cumhuriyet yapanlar kimlerdir? Bugün cumhuriyeti cumhuriyet yapanlar emeklilerdir. Onlara bir vefa borcumuz var. Fabrikaları kimler kurdu? Onlar kurdular. Atölyeleri kimler kurdu? Onlar kurdular. Manavlığı kim yaptı? Onlar yaptılar. Bakkal kim oldu? Onlar oldular. Toprakta çalışıp çiftçi üretti. Kim üretti? Onlar ürettiler. Devlette çalıştılar vatandaşa hizmet ettiler. Hayatın her tarafında çalıştılar ve Türkiye bu noktaya geldi. Bu noktaya geldi ama biz onları açlığa mahkum ettik. Bu doğru değil. Kesinlikle doğru değil" şeklinde konuştu.
"TABAN AYLIĞI, EN DÜŞÜK AYLIK 1500 LİRA OLACAK. EN DÜŞÜK EMEKLİ AYLIĞI 1500 LİRA OLACAK"
"Taban aylığı, en düşük aylık 1500 lira olacak. En düşük emekli aylığı 1500 lira olacak" diyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Aldığı aylık kadar ikramiye vereceğiz. Ben bunu söyledim diye koro halinde bunu yapamazsın diyorlar. Kaynağı nereden bulacaksın diyorlar. Ben hesap uzmanıyım. Bu devlette 12 yıl hesap uzmanlığı yaptım. 10'a yakın yıl Maliye Bakanlığında Gelirler Genel Müdürlüğünde Daire Başkanı Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yaptım. Devletin bütçesini yaptım, vergilerini topladım. Para nasıl toplanır, nasıl harcanır onu ben çok iyi bilirim. Bu benim uzmanlık alanım zaten. Eğer diyorlar ki parayı nereden bulacaksın. Ben onlara şu soruyu sormak isterim Sayın Davutoğlu'na. Hayatında bütçe yaptı mı? Hayatında para harcadı mı doğru dürüst? Yani vergilerin nasıl harcandığını bildi mi, öğrendi mi acaba? Gelsin ben ona anlatıyım. Şimdi Türkiye zengin bir ülke. Türkiye'nin kaynakları çok fazla. Bütün sorun nerede biliyor musunuz? İsrafta. Şimdi siz 60 liralık işi 150 liraya yaparsanız emekliye elbette veremezsiniz tabi. Ama biz ne yapacağız? 60 liralık iş 60 liraya yapılacak."
"EMEKLİYE GELİNCE KAYNAK YOK, ÖRTÜLÜ ÖDENEĞE GELİNCE KAYNAK VAR"
Kemal Derviş ile gerçekleştirdiği görüşme hatırlatılarak, 'bütün emeklilere iki maaş ikramiye vereceğim' sözlerini Derviş'in nasıl karşıladığını sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Sohbetimizde ben konuyu açmadan Sayın Derviş kendisi açtı. Emekliye iki maaş ikramiyenin dini bayramlarda çok önemli olduğunu ve bunun yapılmasının sosyal devletin gereği olduğunu söyledi. Destekledi. Çünkü Sayın Derviş'te ekonomiyi çok iyi bilir. Sadece Türkiye ekonomisini değil, dünya ekonomisini de çok iyi bilen birisidir, gözleyen birisidir, araştıran birisidir. Hazinenin dengelerini bilen birisidir. Bunların hepsinin kaynağı bulunur. Bütün mesele şudur; emekliye gelince kaynak yok, örtülü ödeneğe gelince kaynak var. Emekliye gelince para yok, kaçak saraya gelince para var. Emekliye gelince para yok, başka bir yere para harcıyorlar. Bunlar olmaz. Kendine uçak alıyorsun, arabalar alıyorsun, villalar alıyorsun, oturduğun yere 46 bin lira ayda kira veriyorsun. Oturduğun bakanlık konutuna ayda 46 bin lira kira veriyorsun. Devlet yapamaz mı bir konut? Niye 46 bin lira veriyorsun? İsrafa gelince para var. Emekli? Efendim para olamaz emekliye. Niye olmasın? Bütün mesele şudur; devleti yöneten kişiler şu sorumluluğu bilirler, bilmek zorundadırlar. Vatandaş vergi topluyorum. Kim için kullanacağım bu parayı? Kimin için kullanacağım? Sosyal devlet bunu önce halk için, orta gelir için harcar bu parayı. Elbette yatırımda yapacak, elbette dış politikasının gerekleri varsa yatırımlar onları da yerine getirecek. Tarihte verdim. Yani ramazan bayramından bir gün önce pazartesi, kurban bayramından bir gün önce sizin banka hesaplarınıza emekli ikramiyesi yatmazsa başbakanlığı bırakacağım, yetmiyor siyaseti de."
"TAŞERON İŞÇİ UYGULAMASI TAMAMEN KALKACAK"
Taşeron işçi uygulamasını da kaldıracaklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Tamamen kalkacak. Devlette kalkacak. İlk etapta devlette tümüyle kaldıracağız. Temizlik işi yaptıracağım. Taşerona yaptırıyorsunuz. Niye yaptırıyorsunuz? Araya bir kişiyi koyuyorsunuz. Araya bir kişiyi koymayın doğrudan devlet ödesin. Güvencesiz bir. İki; hayat tümüyle asgari ücret üzerine endeksleniyor. Asgari ücretin üstünde hiçbir para verilmiyor bunlara. Hayatı boyunca hep asgari ücret üzerinden. Primleri doğru dürüst yatmıyor. Aylıklarını zamanında alamıyorlar. Bazen de asgari ücret olarak verdikleri paranın bir kısmını da geri alıyorlar. Kişide şikayet edemiyor. Çünkü ertesi sabah geldiğinde işinden de olabiliyor. Şimdi bu doğru değil bakın. Bir insan düşünün evine ekmek götürecek bu adam. Evine ekmek götürürken de bir güvencesinin olması lazım. Sosyal devletin bir güvencesi olması lazım. Ben bu güvence içinde çalışmalıyım. Benimde hak arama özgürlüğüm olmalı. Asgari ücret üzerinden çalıştırıyorsunuz hiçbir hak vermiyorsunuz, birde üstelik onun geleceği bir kişinin iki dudağı arasında. Böyle bir devlet düzeni yoktur zaten. Olmamalıdır da" ifadelerini kullandı.
"Banka tüketici kredisi borcu olanlar. Tefeci faizinden onları kurtaracağım" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, "Bu sözüm söz. Ben bu ülkenin insanlarının mağdur edilmesini hiçbir zaman istemem. Bankaysa bankacılık yapacak. Merkez bankasının faizi kaçtı? Yüzde 7,5'ti. Erdoğan bağırıp çağırıyordu niye indirmiyorsun diye. Peki temerrüde düşmüş olan faiz nedir? 34 efendim. Tam bir tefeci faizi. Bankalar niye ha bire kredi kartı dağıtıyorlar? Ödemezse dünyanın faiziyle ben sonra alıyorum diye" dedi.
"CHP'NİN İKTİDARINDA İLK 3 AY İÇİNDE SİYASİ AHLAK YASASINI ÇIKARACAĞIZ"
"Başbakan oldunuz 8 Haziran'da, toplayacaksınız ekonomi yönetiminizi, bankaları, bunu bir masaya yatıracaksınız? Nasıl çözeceksiniz" sorusuna Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Bakın bununla ilgili çalışmalarımız son noktaya geldi ve noktasını koyduk. Bununla ilgili açıklamalarımızı önümüzdeki günlerde yapacağız. Bütün ayrıntılarıyla bunu yapacağız. Biz iyi çalışıyoruz, dünya örneklerine de baktık. Her kuruşun hesabını yapmadan çıkıp millete söz vermiyoruz. Her olayı iyi tahlil etmeden çıkıp milletin önünde konuşmuyoruz. Çünkü millet çok özür dilerim ama yalan siyasetten bıktı. Biz doğruların peşindeyiz. Yapacağımıza yaparız deriz, yapmayacağımıza yapmayız deriz. Benim cumhuriyetime karşı bir sorumluluğum var. Bu güzel ülkeye karşı sorumluluğum var. Ben devlet okullarında okudum. Devletime karşı bir sorumluluğum var. Devletime hizmet etmek istiyorum. Ben Ermenek'teki Recep amcanın 21.yüzyılın Türkiye'sinde kara lastik giymesini istemiyorum. Ben 21.yüzyılın Türkiye'sinde çocukların yatağa aç girmesini istemiyorum. Ben 21. yüzyılın Türkiye'sinde camı kırık olduğu için zatürreeden ölen çocukları görmek istemiyorum. Türkiye zengin ülke. Yoksulluk edebiyatı hiçbir zaman yapmadım, yapmayı da doğru bulmam. Bizim bütün bu sorunları çözme gücümüz, kapasitemiz var. Türkiye çok güçlü bir ülkedir, çok zengin bir ülkedir Türkiye. Dünyanın en büyük 20 ekonomisinden birisidir. O zaman şu soruyu her vatandaşımın kendisine sorması lazım. Mademki dünyanın en büyük 20 ekonomisinden biri bu sefalet nedir? Bunu çözmemiz lazım. Vatandaşlara bir sözüm var benim. CHP'nin iktidarında ilk 3 ay içinde siyasi ahlak yasasını çıkaracağız. Türkiye'nin kirli siyasete tahammülü kalmadı artık. Çalmaya, çırpmaya tahammülü kalmadı artık. Düzgün siyaset, namuslu siyaset, her kuruşun hesabını vermeyi namuslu görev kabul eden bir siyaset. Bunu yapmak zorundayız."
(İHA)